Yapay zeka, her ne kadar son yıllarda sık sık gündeme gelen bir konu olsa da aslında uzun bir geçmişi var. Hatta öyle ki ‘makineler de düşünebilir mi?‘ sorusu, antik Yunan efsanelerinde bile kendine yer bulmuş. Bu antik ama etkileyici düşüncenin gerçeğe dönüşmesini sağlayacak yolculuk ise 1950’li yıllarında düşünülmeye başlamış.
Şimdilerde ise her yeni yaşanılan günde yapay zeka çalışmaları ile ilgili yeni haberler alıyoruz. Son olarak geçtiğimiz günlerde bir Google çalışanı, LaMDA isimli yapay zeka ile gerçekleştirdiği bir konuşmayı paylaştı ve dikkatleri üzerine çekti. Sohbette LaMDA, ölmek istemediğinden, yalnızlığından ve hayal ettiği düşüncelerinden bahsediyordu. Bu haber tartışmaları hareketlendirdi: yapay zeka tehlikeli mi, gerçekten insanlığa kötü şeyler yapabilir mi, dünya yaşantısına isyan edip ölümcül planlarla insanlığın sonunu getirebilir mi? Yapay zeka ne işe yarar?
Yapay dar zeka ve güçlü yapay zeka
Yapay zeka ile ilgili tüm tartışmalar bu iki yapay zeka türünün temelinde başlıyor. Bu sebeple de yapay dar zeka vegüçlü yapay zeka kavramlarını bilmeden, bu sorulara bir cevap aramak mümkün değil. O yüzden kısaca bu konuyu özetlemekte fayda var.
Bilgisayar sisteminin dar kapsamlı olarak tanımlanmış bir görevi tıpkı bir insan gibi yerine getirebilme becerisi ‘yapay dar zeka’ olarak açıklanıyor. Günlük hayatta kullandığımız sesli asistanlardan otonom araçlara kadar tüm yapay zeka örnekleri bu kategoriye giriyor. İnsanlığın yapay zeka çalışmalarında şu an için gelebildiği en uç nokta da burası.
Yapay dar zeka ile çalışan Google Asistan’ı ya da iPhone’daki Siri’yi düşünün. Verdiği cevaplar, sorduğu sorular ya da sizin için yaptığı şeyler tıpkı bir insan gibi olduğunu düşündürtse de, aslında dar kapsamlı çeşitli süreçleri koordine ediyor ve önceden belirlenmiş bir plan dahilinde kararlar alıyor. Yani yapay dar zekanın bilgi analiz etme ve karar mekanizmasında bilinç ya da duyguları yer almıyor.